22 Haziran, 2007

Önümüzde “seçim” değil, “tasdik” var!

22 Temmuz “seçim” tarihi değil! Bu tarih “iki dudak demokrasisi”nin bir kez daha tescil edileceği tarih olacaktır. 22 Temmuz 2007 tarihi, milyonlarca seçmenin yerine, genel başkanların ve ekiplerinin “seçtikleri” milletin vekillerin, halk tarafından “tasdik”lendiği tarih olacaktır. Yani, “demokrasicilik” oyunumuzun son perdesi.

Ön seçim yapmayan (ya da ön seçimi de kendi kontrollerindeki delegelere yaptıran) tüm siyasi partilerin lider ve ekibi tarafından “seçilmiş” milletvekilleri, milletin değil “genel başkanların” iki dudaklarının vekili olacaktır.

Siyasi partiler ve seçim yasasını, “yine” değiştirmeden, demokratikleştirmeden gidilen bu seçimde de, bir “seçilmiş” kral, diğer “seçilmiş” kralla yer değiştirecektir. Demokrasimiz, temelde halktan kopukluğunu sürdürecektir.

Halk kendi kaderini, “gerçekten” temsilcileri aracılığıyla, parlamentoda belirlemek istiyorsa, “iradesine” vesayet koyan yasaları değiştirmeden gidilen bu seçimden de bir “sonuç” çıkmayacağını anlamak zorundadır.

“Ne kadar akıllı olursanız olun. Ne kadar ufkunuz geniş, birikiminiz, yetenekleriniz, eğitiminiz, deneyiminiz, bu ülkeye, yurttaşlarına adanmış olursa olsun. Partinizin programını , hedeflerini ne kadar güçlü temsil ederseniz edin. Farketmez. Lider ve ekibine boyun eğmezseniz, ne milletvekili olabilirsiniz ne de partinizi temsil edebilirsiniz.”

Genel başkanlar ve ekiplerinin “onayı” dışında, toplum aslında “siyasetten yasaklıdır”. İki dudaktan bağımsız, siyaset yapmak, milletvekili olmak, “bağımsız” adaylık dışında olanaksızdır.

“1950’den beri Türk Milleti, “tasdik” dayatmasına karşı bir alternatif oluşturamamıştır. Milletin oyuyla gelmek, emaneti devralmak, milletin kararıyla oluşan yüce irade gibi, her seçim söz konusu olduğunda edilen süslü sözler, asıl “irade”nin sahibinin hep üstünü örtmüştür.”

Değişiklik umudumu daima dile getiriyorum. Ama bu seçimde de, adaylık süreçlerinde yaşayacaklarımızla “demokrasimizin” üzerine ne kadar büyük bir gölge düştüğünü göreceğiz.

Yüzde 10 oy barajının/duvarının yaratacağı “temsilde adaletsizlik” dışında, yine aynı filmi, bıkmadan usanmadan, hiç ders almamış gibi, bir kez daha seyredeceğiz.

Milletimizin, kendisine ait egemenliği kullanan liderlerin ve ekiplerinin insafına kaldığını bir kez daha göreceğiz.

Milletin iradesinin, siyaset yapanların haklarının, yargının, hukukun teminatında olmadığını, “iki dudağın” insafına kaldığını, bir kez daha göreceğiz.

Milletin vekilleri olmak için çabalayanların, milletin “rızası” ve oyundan önce “iki dudağın” icazetini aradığını, bir kez daha göreceğiz.

Türk siyasetinde ehliyet ve liyakatten önce, itaat ve sadakatin egemenlik kurduğunu, bir kez daha anlayacağız.

Neredeyse hiçbir siyasal partinin, bu konuda birbirinden farkı olmadığını göreceğiz: Bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha…

22 Temmuz’da, bütün bunları son kez mi göreceğiz?

Hiç sanmıyorum…

Onpunto / 03.05.2007

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails