30 Haziran, 2011

Leman'da iki dudak demokrasisi

Sonunda "iki dudak demokrasisi" bir mizah dergisinin kapağına da yansıdı. Leman mizah dergisinin 29 Haziran tarihli kapağı aslında bir tekrar ve üstelik eksik. Geçen yıl Mart ayında yeniden yayımlanan TÜSİAD "Görüş" dergisinin kapağındaki fotoğrafın bir tekrarı ve  sadece bir bölümünü yansıtıyor.


Dergi iyice "muktedir" duruma gelen Başbakan'ın "başka aday mı bulamadılar" sözlerinin eleştirisini öne çıkarmayı hedefliyor. Aslında milletvekili adayları saptanırken sadece Recep Tayyip Erdoğan değil, MHP de, CHP de (20 civarında ilde gerçekleştirilen ön seçim dışında) ve hatta İmralı onaylı "bağımsızlar"ıyla BDP de ortak tutum sergilediler, bu nedenle aslında tümü kapaktan nasibini almalıydı. Çünkü seçimlerden önce milletvekilleri saptanırken, "egemenlik kayıtsız şartsız benimdir" diyen sadece başbakan değildi.



Seçime katılan diğer küçük muhalefet partilerindeki durumun ne düzeyde olduğu da aşikar. Geçen hafta başarısızlık nedeniyle "partisini" kapatma kararını, partililere ve kamuoyuna bir yazıyla "tebliğ" eden HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu'nun "partiyi kapatıyorum" sözü yeterince açıklayıcı her halde...

Milli irade, vesayet sözlerini dillerinden düşürmeyenler, bu trajik duruma seyirci kalmayı ısrarla sürdürüyorlar. Ve görülen o ki bu acı gerçeği görmezden gelmeye "demokrasicilik" oynamaya devam edecekler.

23 Haziran, 2011

Dikkat parti kapatılacak, KAPAN!

İki dudak demokrasisi'nin siyasal sistemin neredeyse tüm aktörlerinin zihin dünyasına nasıl egemen olduğunu uzun zamandır yazıyoruz. Büyük, küçük tüm partilerin yöneticileri, liderleri için bu durum farketmiyor. Parti üzerinde kurulan hükümranlığın ne boyutta olabildiğini, siyaset diline de "açıkça" nasıl yansıtıldığını, bu  konuda yaşanan en güncel örneği paylaşmamak, burada kayda düşmemek olmazdı. 




Bugün haber ajanslarına "Hak ve Eşitlik Partisi"nden (HEPAR) bir açıklama yollandı. Parti'nin aynı zamanda kurucu genel başkanı olan emekli general Osman Pamukoğlu'nun açıklamasının son paragrafını sizlerle paylaşmak istiyorum.


"Partiyi açmak kadar, kapatmakta bir stratejik karardır. Partiyi kapatıyorum. 10 Temmuz 2011 tarihinde yapılacak olan “Olağanüstü Kurultay”la da yasal işlem sonuçlandırılacaktır."


İşte bu kadar! Dikkat parti kapatılacak, KAPAN!


Açıklamanın tümünü okumak isterseniz, lütfen  TIKLAYIN!

16 Haziran, 2011

Çıt!

12 Haziran seçimleri AK Parti'nin büyük bir başarısıyla sona erdi. Seçimde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin belirlediği 550 milletvekilinin 325'ini halkımız "tasdikledi". CHP ve MHP Liderlerinin ekipleriyle birlikte belirlediği milletvekillerinden 135 ve 53'ü halkımız tarafından tasdiklenirken, İmralı "izinli" listeden de 36 milletvekili "bağımsız" olarak seçildi.


Yazıyı bu bilgiyi size duyurmak için yazmıyorum elbette. Yalçın Doğan'ın bugünkü ibretlik yazısı bu notu düşmeme yol açtı. Doğan, seçim sonrası CHP'de yaşanan "geleneksel" Kurultay ve istifa taleplerinin yarattığı tartışmayı, AK Parti'den örnek vererek eleştiriyor. Bakın, hatta "utanın" demeye getiriyor. "167 kişi genel başkan tarafından aday gösterilmedi bir tekinin bile "çıtı" çıkmadı" diyor. Ne güzel örnek değil mi?


Daha fazla söze gerek yok. Sizi Doğan'ın yazısıyla baş başa bırakıyorum. İki dudak demokrasisinin "aydınlarımızın" zihin dünyasında ne kadar kökleştiğini, olağanlaştığını, benimsendiğini bir kez daha anlayın. Aman "çıt" çıkarmayın!


 167 kişiden birinin çıtı çıkıyor mu?

GEÇEN dönem Meclis’te bulunan 187 AKP’li milletvekili bu kez listelerde yer almıyor. 187 milletvekilinin 20’si kendi isteğiyle aday olmuyor.

Geriye kalan 167 milletvekilini Genel Başkan Tayyip Erdoğan bu kez aday göstermiyor. 167 önemli bir sayı, AKP’nin geçen dönem Meclis’teki sandalye sayısının yarısı.

167 milletvekili aday gösterilmiyor, ama 167 kişiden bir tekinin bile çıtı çıkmıyor.

Milletvekili olmadıkları için, partileri onlara başka olanaklar hazırlamış olabilir. Şu ya da bu biçimde gönülleri alınmış olabilir. Kendilerine neden aday yapılmadıkları makul biçimde anlatılmış olabilir. Artık ne ise, ama 167 kişiden bir tekinin bile itirazını duyan var mı?

Parti disiplini, partili olmak, partisine sahip çıkmak, genel başkanın ya da genel merkezin kararına saygı göstermek bu olsa gerek. Yoksa, bağırıp çağırmak, kazan kaldırmak, tutarsız bir alay sözü söyleyip, geçmişe dönük gerçekleri çarpıtmak çok kolay. Aynaya bakmaya zahmet etmeden.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails