08 Nisan, 2015

2015 seçimlerinde de "iki dudak" görev başında

7 Haziran 2015 seçimi için milletvekilliği adaylık süreçleri yine iki dudak demokrasisi'nin Türkiye'de nasıl hüküm sürdüğünü kanıtlar nitelikteydi. Aday adayları, adaylaşma sürecinde Genel merkezlerde kendilerini genel başkan ve ekiplerine beğendirmek için adeta çırpındılar.

Buraya bu notu düşmek boynumuzun borcu, CHP Türkiye'de birçok ilde "sağlıksız" üye yapısına rağmen ön seçim yaptı ve adaylarının büyük kısmını böyle belirledi. Katılımın %50 civarında olduğu ön seçim birçok il ve seçim çevresinde sağlıksız üye yapısının, delege ağalığından üye ağalığına geçişin de bir fotoğrafını sundu. Ama öyle ya da böyle üyeler uzun yıllardır ilk kez milletvekillerini seçtiler. 550 kişilik milletvekili listesinin 362'sini ön seçim ya da eğilim yoklaması ile CHP teşkilatı/üyeleri tarafından belirlendi.

Seçilebilecek yerler için "kontenjan" adaylarını yine Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu belirledi ve Parti Meclisi'ne onaylattı. Genellikle 1. 3. 5. 7. 9. sıradaki milletvekilleri ya da CHP'nin milletvekili çıkardığı illerde seçilebilecek 2 sıra Kemal Kılıçdaroğlu tarafından belirlendi. Ancak diğer partilerde yaşanan görüntüye bakınca CHP'deki ön seçim kadın aday adaylarını yine görmezden gelen tüm eksiklerine rağmen  "iki dudak demokrasisi"nin kırılması yolunda büyük bir adımdır. 

Bununla birlikte diğer partiler açısından antidemokratik süreçlerle ilgili hiçbir değişiklik olmadı.. MHP yine sadece teşkilata ve kamuoyuna "görüş" sordu, tümü aday olan MYK üyeleri, Genel Başkan Devlet Bahçeli ile birlikte tüm milletvekili adaylarını belirledi. YSK'ya liste gittiği zaman birçok MHP milletvekili bu kez "tercih" edilmediğini de öğrendi.

HDP de adaylar ön seçim yapılmadan yine "danışma" ve sivil toplumdan görüş alma gibi mekanizmalar işletilerek belirlendi. Üyelerinin önüne ön seçim sandığını koyamayan, ancak kadın adaylar konusunda yine rekor kıran HDP'de adaylaşma sürecindeki İmralı (Abdullah Öcalan), Kandil, PKK vesayeti iddiaları yerini korumaya devam etti.

AK Parti demokratik bir biçimde adayları belirliyorum görüntüsü yaratmak için adeta çırpındı. Ama daha önce vazgeçtiği komik, antidemokratik görüntülere yeniden döndü. Temayül yoklamasında delege, ana kademeler ve başkanlarına kullandırdığı oylar bütün Türkiye'de sayılmadan, çuvallarla AK Parti genel merkezine gönderildi, sonuçlar kamuoyuna açıklanmadı. Adaylar kaçıncı sırada çıktıklarını il başkanlıklarından ya da kulis faaliyetleri ile öğrendiler. Daha sonra bütün illerde STK'ların başkan ve yönetim kurullarının aday adayları ile ilgili görüşlerini alacağız diyerek bir gün önce haber verdikleri il teşkilatlarına ertesi gün oylama yaptırdılar. Aday adayları tarafından hummalı bir çalışma ile haberdar edilebilen STK başkan ve yöneticileri gelip oy kullandı, bunların sonuçları da bir çuvala doldurulup Genel Merkeze götürüldü, orada sayıldı, açıklanmadı.



AK Parti'de seçimlerin demokratik olmasının en temel ölçütü gizli oy açık sayım, gizli oy gizli sayıma dönüştürüldü. Aday adayları mülakat, kamuoyu araştırması gibi komisyon çalışmalarıyla elendi. Kalan aday adayları üst kurula sunuldu. Üst kurul listesiyle Başbakan ve Cumhurbaşkanı çalıştı, YSK'ya verilecek milletvekili listesine son biçim verildi. 

Cumhurbaşkanı'nın bu liste ile ilgili çalışmaları konusunda medyada açık açık şunlar yazıldı: "Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki “Üst Kurul” tarafından çalışmaları yürütülen liste için, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da görüşleri alındı.  Listeye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “devekuşu gibi başını kuma gömenleri not ettik” sözüyle tepki verdiği “paralel yapı” ile mücadele sürecinde partisinde sessiz kalanlara ilişkin “kara listesi”nin de etkisi olması bekleniyor. Erdoğan’ın biri “beyaz”, diğeri “kara” iki listesinin olduğu..."

Ayrıca AK Parti Sözcüsü Beşir Atalay, partisinin YSK'ya sunulan aday listesi hakkında Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında, Aday belirleme sürecinde tartışmalara neden olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile temas olduğu iddialarını şöyle yanıtladı"Bizim partimiz kurulalı beri, edindiğimiz birikimle biz geçen seçimlerde uyguladığımız hemen hemen yöntemleri uyguladık. Sadece STK sandığını ilk defa bu seçimde koyduk şehirlerimize. Onun dışındaki zaten çalışmalar yapılıyordu. Aday tespiti ile ilgili başta söylediğim geçerlidir. Ama Sayın Cumhurbaşkanımız bildiğiniz gibi bizim kurucu liderimizdir. Bu hareketteki yerini hepimiz biliyoruz." dedi.

Türkiye, "iki dudak demokrasisi" sorununu bu seçimlerde de ağır bir biçimde yaşadı, millet yine seçmen değil tasdikçi konumuna indirgendi. Milli irade, 3-5 genel başkanın iki dudağı arasında yine ufalanıyor.

Her zaman olduğu gibi iki turlu seçimlerin birinci turu dün tamamlandı, millet sadece seçilmiş milletvekilleri içinden bazılarının hangi sıradan parlamentoya gireceğine karar verecek. Demokratik olamayan siyasi partilerimizle oynadığımız "demokrasicilik oyunu"muz, siyasi partiler yasası ve seçim yasasında köklü değişiklikler yapılmadığı sürece, sürüp gidecek...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails