21 Haziran, 2008

Lider egemenliğinden, yargıç egemenliğine

Anayasa Mahkemesi bir “karar” aldı. Kendisine yapılan “türban”ı üniversitelerde serbest bırakan yasayla ilgili başvuruyu değerlendiren “mahkeme”, 11 yargıcıyla birlikte 9’a 2 biçiminde sonuçlanan bir karar aldı.

Yargıçlar, şekil yönünden karar vermesi gerekirdi, “esasa” girdi, deniyor.

Buna bir “engel”, bunun bir “yaptırımı” var mı?

Yok!

“Yanlış yaptı”, “yapmamalıydı”, “çok doğru yaptı, az bile yaptı” sadece birer yorum!

Karar, bir sonuç doğuracak. Hatta bir sonuç değil, birçok sonuç doğuracak. Doğurmaması da mümkün değil. Neredeyse kadim sorunlarımızdan birini çözmesi beklenen 11 yargıcın kararı, demokrasi tarihimizde kimileri için “kara leke”, kimileri için “kilometre taşı”…

Yapılan bazı, gazete manşetleri, tartışma ve yorumlara bakacak olursak “yasama” tamamen ortadan kalktı. Mahkeme “yasamayı” feshetti. Yani işi buraya kadar götürenler var. “Egemenlik” kayıtsız şartsız yargıçların oldu, diyenler de.

Sanki “egemenlik” gerçekten “yasama”nın ve sanki milletin elindeymiş gibi. Sanki “yasama”, milletin iradesi, on yıllardır lider sultasının, yürütmenin “tamamen” emrinde değilmiş gibi…

Bu konuda hiçbir itirazı olmayanlar, Anayasa Mahkemesi’nin “görevini” yapmasını, “yargıçlar” devletine dönüşme olarak yorumlamaktan çekinmiyor.

Bu karar sadece, “türban” konusundaki herhangi bir değişikliği Anayasa Mahkemesinin rejime karşı bir tehdit olarak algıladığını ve buna izin vermeyeceğini göstermektedir.

9 yargıcın “görüşü” değil, Anayasa Mahkemesi’nin “kararı” budur. Bu karar “kurumsaldır”.

Türbanlı veya değil, üniversiteye giydikleri, siyasal veya değil bazı “simgeler” nedeniyle (terör/şiddeti öven hariç) insanların alınmaması, eğitim hakkından yoksun bırakılmaları hepimiz için bir ayıptır. Hatta korkulara esir olmak, temel hak ve özgürlükleri yok saymaktır.

Ancak en büyük hata, bu kararı, bir “hukuk” devleti olduğumuzu söylüyorsak, Anayasal bir kurumumuzun verdiğini unutmaktır.

İleri sürülen en uç görüşler, kararın hukuksal ve adil değil, “siyasi” olduğunun söylenmesi bile, bizi bir “yargıçlar devleti” aşamasına getiren süreç, her şey ama her şey her boyutuyla ele alınabilir, tartışılabilir.

Bu “kararın” alınabileceği bu kadar açıkken, büyük bir sürprizle karşılaşmış gibi yorumlar döşenenler, “egemenlik” tartışmalarına girişenler, sakın, hep ihmal ettikleri, hep boyun eğdikleri bir gerçeği görmezden geldikleri için kaçınılmaz bir sonuca sürüklenmiş olmasınlar…

Bu ülkede milletin iradesi, on yıllardır, 3-5 liderin iki dudağı arasında şekillenirken, millet adeta “siyaset yasaklıyken”, demokratik tüm açılımlar binbir bahaneyle ertelenirken, sakın, her zaman suskun kalmanın, yaşananları “olağan”, “demokratik” bulmanın ve hatta bundan beslenmenin faturasını ödüyor olmasınlar…

Herkesin “demokrasisi” kendine olduğu sürece, iki dudak demokrasisi sürdüğü sürece, bu ülkede sadece akılsız vicdanlar, vicdansız akıllarla yer değiştirecek, adalet ve demokrasi hep başka bir bahara kalacak…

Milletin iradesi, lider hegomanyası altından, yargıçlar hegemonyası altına geçmiş.

Bir fark var mı?

3-5 siyasi parti lideri, 11 yargıçla yer değiştirir, o kadar!

06.06.2008 / Onpunto

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails