05 Aralık, 2012

Dengir Mir Mehmet Fırat'tan tespit ve itiraf!

BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması tartışması başladı. Tabi artık Türkiye'deki her temel tartışmanın başlatıcısı ve sürdürücüsü olarak buna da Başbakan karar verdi. Hatta o kadar karar verdi ki dün parti genel merkezinde gerçekleştirdiği Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada, milletvekillerine böyle karar vermezlerse (dokunulmazlıkların kaldırılması) onları ne milletin ne de Allahın affetmeyeceğini söyledi.

Medya ve bazı gazeteciler farklı fikirlerde kişiler bulma umuduyla bir süredir, "muhalif" gibi görünen daha doğru deyimle en azından gerçekten düşündüklerini "korkmadan" seslendirebilecek AK Partili milletvekilleri ile konuşmaya çalışıyorlar.

Milliyet'ten* Aslı Aydıntaşbaş, AK Parti kurucularından ve eski milletvekili (daha risksiz, yani rahat konuşabilecek) ve Kürt bir isme müracaat etmiş: Dengir Mir Mehmet Fırat...

Konu tabi "dokunulmazlıklar"... Aydıntaşbaş'da farketmemiş ( ya da o ve diğer gazetecilerde de olduğu gibi bu durumu kabullendiler) Fırat öyle bir söz etmiş ki, öyle önemli bir tespit ve itirafta bulunmuş ki şimdiki tartışmaları bile (her zaman olduğu gibi) boşa düşüren, asıl sebebe dikkat çeken sözler:

Soru şu:
* Kenarda köşede bu hamleden rahatsız olduğunu söyleyen bazı siyasetçilerin Başbakan’ın huzuruna gelince ağzını pek açmadığını duyuyorum. Neden?

Yanıt da şu:
Sistem meselesi. Siyasi partiler yasası o kadar anti demokratik ki, gelen vekiller pozisyonlarını halka değil partiye borçlu. Buna ben de dahilim. Halk tarafından seçilen vekiller değişiz biz. Genel başkanın ya da parti genel merkezinin iki dudağının arasında seçilen insanlarız. Sizi halk seçmediğine göre, halkın taleplerini iletme durumunda değilsiniz. Diyorum, ben de buna dahildim. Türkiye’nin demokratikleşmesi tabii ki yeni anayasadan geçer; ama yeni anayasadan çok daha önce daha demokratik bir siyasi partiler yasası lazım...

Milliyet'te bu sözler ne manşete çekilmiş, ne altı çizilmiş haber içinde... Büyük bir olasılıkla diğer köşe yazarları ve "aydınlar" tarafından da görmezden gelinecek... Yaşadığımız sorunların ana zeminini oluşturan, neredeyse her sorunun büyüyüp gelişmesine kaynaklık eden temel sorun yine görmezden gelinecek: İki dudak demokrasisi...


Yaklaşık 12 yıldır ısrarla üzerinde durduğum "iki dudak demokrasisi" artık Türkiye'nin önüne bir duvar örmüş durumda. Bazı kişilerin bodoslama çarpıp, kafa göz yardığı halde ısrarla görmezden geldiği, üstünden atlayabileceğini sandığı bir duvar. Duvar o kadar yüksek ve sağlam örüldü ki bırakın demokratik Anayasa yapmayı, demokratik bir tartışma bile yapmamıza izin vermiyor. 

02 Ekim, 2012

AK Parti 3 dönem sonra seçilmeme yasağını gevşetti



AK Parti  4. olağan Büyük Kongresi'nde tüzüğünde kapsamlı bir değişiklik yaptı. Milletvekilleri ve belediye başkanları için kesintisiz 3 dönem görev yaptıktan sonra en az bir dönem ara verme hükmü getirildi. Tüzüğün 75'inci maddesi de ''Parti Genel Başkanı, büyük kongre tarafından gizli oyla seçilir. Aynı kişi kurucu genel başkanlık hariç, kesintisiz en fazla 4 olağan dönem genel başkan seçilebilir, ancak ara veren kimseler tekrar aynı göreve seçilebilir'' olarak değiştirildi.

AK Parti Karabük Milletvekili Mehmet Ali Şahin başkanlığındaki Divan'a sunulan tüzük değişikliği teklifine göre, AK Parti tüzüğünün 24'üncü maddesinin son fıkrası, ''Aynı kişi kesintisiz en fazla 3 olağan dönem, belde başkanı seçilebilir ancak ara veren kimseler tekrar aynı göreve getirilebilir'' şeklinde değiştirildi.

26'ncı maddesinin belde yürütme kurulu üyelikleriyle ilgili 3'üncü fıkrası ise yürürlükten kaldırıldı.

AK Parti tüzüğünün 27'inci maddesinin 3'üncü fıkrasında yer alan, ''belde yönetim kurulu tarafından seçilen yardımcılarından'' ibaresi, ''belde yürütme kurulu üyelerinden'' olarak değiştirildi.

Tüzüğün 31'inci maddesinin son fıkrası da ''Aynı kişi kesintisiz en fazla 3 olağan dönem, ilçe başkanı seçilebilir. Ancak ara veren kimseler tekrar aynı göreve getirilebilir'' şeklinde değiştirildi.

AK Parti tüzüğünün 36'ncı maddesinin son fıkrası, ''Aynı kişi kesintisiz en fazla 3 olağan dönem, il başkanı seçilebilir. Ancak ara veren kimseler tekrar aynı göreve getirilebilir'' olarak değiştirildi.

Tüzüğün 44'üncü maddesine 8'inci fıkra olarak, ''Kongrenin açılışı sırasında delegelerden yazılı teklif gelmesi halinde kongre divan başkanı ile divan üyeliği seçimlerini liste yöntemine göre birlikte ve aynı anda yapılmasına açık oylamayla karar verebilir'' hükmü eklendi.

Tüzüğün 69'uncu maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde yer alan, ''üye tam sayısının'' ifadesi, Siyasi Partiler Kanunu'ndaki hükümle uyumlu hale getirilmesi için, ''büyük kongre üye tam sayısının'' şeklinde değiştirildi.

AK Parti tüzüğünün 83'üncü maddesinin 2 ve 3'üncü fıkralarında yer alan ''29'' ibaresi, ''30'' olarak değiştirilerek, gençlik kollarına üye olma üst yaş sınırı yükseltildi.

AK Parti tüzüğünün 132'inci maddesinin birinci fıkrası, ''AK Parti listelerinden aday gösterilip seçilmiş olan belediye başkanları ve milletvekilleri, kesintisiz en fazla 3 dönem aynı görevi yürütebilirler. Ancak ara veren kimseler, tekrar aynı görevlere aday gösterilebilir'' hükmüyle değiştirildi.

AYRINTI ŞU: OLAĞANÜSTÜ KONGRE DE, BÜYÜK KONGRE SAYILIYOR

Tüzük değişikliğindeki o küçük ama önemli ayrıntı da, parti genel başkanının seçimine ilişkin 75. maddede yer aldı.

AK parti Kongresi'nde yapılan değişiklikle, 75. madde, "Parti Genel Başkanı, büyük kongre tarafından gizli oyla seçilir. Aynı kişi kurucu genel başkanlık hariç, kesintisiz en fazla 4 olağan dönem genel başkan seçilebilir, ancak ara veren kimseler tekrar aynı göreve seçilebilir" olarak değiştirildi.

Ancak madde yazılırken, "Büyük kongre"nin, olağan mı, yoksa olağanüstü kongre mi olduğuna ilişkin bir ibare koyulmadı.

AK parti kaynaklarına göre bunun hukuki sonucu şu olur;
Recep Tayyip Erdoğan partinin kurucu genel başkanı. Kuruculuk dışında, dördüncü dönemi de dünkü kongre ile başladı. Yani Erdoğan, tüzük gereği bir sonraki AK Parti kongresi'nde aday olamayacak. Parti Genel Başkanı olarak bir başka isim seçilecek.

Ancak partiden talep gelmesi ve bu çerçevede kısa süre içinde "olağanüstü kongre" toplanması halinde, Erdoğan yeniden Genel Başkan seçilebilecek. Olağan Kongre ile olağanüstü kongre arasındaki zaman dilimi de, Erdoğan'ın Genel Başkanlığa ara verdiği dönem olarak sayılacak.

15 Mart, 2012

CHP Tüzük Kurultayı ve Erbakan sonrası

Kurultay tartışmaları ve sonrasında kabul edilen CHP Tüzüğü ile ilgili çok fazla "malzeme" birikti. Fırsat bulduğum ilk zamanda bunlarla ilgili bir değerlendirme yazacağım.

Kurultay'a gölge düşüren kimi olaylar da değinilmeyecek gibi değil:

Üst üste 2 Kurultay toplanmasının yanı sıra, otellerde yapılan "alternatif" toplantılar, özellikle CHP milletvekili İsa GÖK'e yapılanlar ve GÖK'ün yaptıkları...

Kemal Kılıçdaroğlu'nun bugüne kadar yapılan en demokratik Tüzüğe konuşmasında neredeyse 10 dakika bile ayırmaması... Kurultay düzeni, delegelerin katılımı/boykotu, medyaya yansımalar, muhalefetin içeriksizliği, Baykal'ın tutumu...

Erbakan'ın vefatından sonra Saadet Partisi'nde yaşananlar da ve çocuklarının içine sürüklendiği ibretlik miras kavgası, "iki dudak demokrasisi"nin ne kadar acı ve hüzün verici sonuçları olduğunu bir kez daha gösterdi.

Bu konuda da  en azından tarihe kayıt düşmek adına düşüncelerimi yazacağım, şimdilik aşağıdaki haberi paylaşmakla yetineyim:
"Saadet Partisi (SP), “cihat paralarının” Fatih Erbakan tarafından zimmete geçirildiği iddiasıyla çalkalanırken, bu kez eski lider Necmettin Erbakan’ın çocukları arasında miras kavgası patlak verdi. Kızı Zeynep Erbakan, kardeşleri hakkında babasından kalan malları kaçırdıkları iddiasıyla suç duyurusunda bulundu." 
 

26 Ocak, 2012

CHP'de yine Kurultay günleri...

CHP Tüzük Kurultayı için karar aldı. 3 Mart tarihinde Kurultay gerçekleştirilecek. Ve CHP'de "iki dudak demokrasisi" için yine bir sınav başladı. Ön seçim, parti-içi demokrasi sözlerini dilinden düşürmeyen Genel Merkez, Kilıçdaroğlu ve muhalifler için önemli bir sınav...


Bu konuda es geçilemeyecek haber ve yorumları bloğa aktarmaya çalışacağım. Arşive katkı, "demokrasiye" katkı için...


İlk yazı CNNTürk.com'dan Ahu Özyurt'tan: 
CHP'de sancılı Kurultay'a doğru
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün CNN Türk'te Hande Fırat'ın sorularını bütün açıklığıyla yanıtladı. Ve bazı çarpıcı itirafları oldu.
"Delege seçimlerinde sıkıntı olduğunu duyduğumuz yerlere müdahale ettik. Gerekli uyarıları yaptık" dedi. Öğrendik ki, İstanbul'daki soruna müdahale etmek için Izmir Milletvekili Alaattin Yüksel görevlendirilmiş.
İlçe ve Mahalle Delege sistemi büyük umutlarla yola çıkmıştı. Kulağımıza gelen bilgiler ürkütücü.
Örneğin, Kadıköy Belediye Başkanı Selami Öztürk, sabah delege seçiminde oy kullanmaya gittiğinde "Saat 07:00'de yaptık" yanıtı ile karşılaşıyor.
Örneğin, partinin 30 yıllık Genel Sekreteri, DNA'sını en iyi bilen ama çok da eleştirilen ismi Önder Sav, Ankara Çankaya İlçesinde delege bile yazılmıyor.
Bu durumu sorduğum, Önder Sav ile neredeyse kan davalı olduğu sanılan Gürsel Tekin bile "Çok yakışıksız" diyerek tepki gösterdi.
Partinin üst yönetimi AKP'ye karşı muhalefet yapmaya çalışırken, örgüt tabanı cadı kazanı gibi kaynıyor. Pekçok emekçi örgütçü delege listelerinin dışında bırakılıyor.
Meclis Grubu'nda hergün üç tane basın toplantısı var. Hangileri haber olabiliyor? Hiçbiri. Her milletvekili kendi kitlesine kendi tribününe oynadığı için vurdukları yerden ses gelmiyor. Uzun metinler, ağdalı dillerle yapılan, kimsenin okumadığı yazılı basın açıklamaları da cabası..
CHP seçmeni "İyi de bunlardan bize ne? Muhalefet yapsınlar. Kim iyi yapıyorsa o gelsin" diyebilir. Haklıdır da. Ama CHP gibi bir partiyi, siyasetin bu denli fırtınalı bir döneminde yeni bir kasırganın içine çekmek hatalıdır.
Evlerde, kahvehanelerde, yangından mal kaçırır gibi delege yazmak bu partiyi 80 darbesinden sonra binbir güçlükle yeniden açan, hacizleri kaldıran kadrolara büyük bir vefasızlıktır. Demokrasi esas burada zarar görür.
3 Mart'ta yapılacak Tüzük Kurultayı'nın son ve büyük hesaplaşmaya dönüşeceği aşikar. Bu kavgada zarar görmeyen kalmaz. Hele de bazı Kurultay ustalarının dediği gibi, büyük salonlarda kavgalar çıkarsa..
Konuştuğumuz isimler Kılıçdaroğlu'nu uyarıyor:
Tüzük Kurultay'ı Ankara'da büyük bir otelde sadece delegeler ve akredite basına açık şekilde yapılsın. Misafir, konuk, gözlemci alınmasın. Eğer bindirilmiş kıtalar Kurultay'a mudahil olursa görüntüler yürek yaralayıcı olabilir.

Kaynak : CNNTürk.com

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails