27 Ağustos, 2007

Anayasayı biz “yapmalıyız”

"Sivil Anayasa"nın ilk taslağı ve sızanlar üzerinden tartışmalar yapılıyor. AKP özellikle Prof Dr. Ergun Özbudun ve ekibine hazırlattığı ön taslağa hukukçulardan oluşturduğu komisyonla çeki düzen veriyor. Hem Özbudun’la yapılan röportajlardan hem de basında bu taslakta yer alan “ilginç” bölümler üzerinden kamuoyunun örtülü ilgisiyle bir tartışma isteği seziliyor.

Ancak önümüze konacak bir taslaktan çok önce “kendi” beklentilerimizi “Sivil Anayasa”dan taleplerimizi parlamentoya ve tüm kamuoyuna duyurmalıyız.

AKP’den yapılan açıklamalara göre taslak metne son şekli verildikten sonra sivil anayasa tüm milletvekillerine ve sivil toplum kuruluşlarına götürülerek, görüşleri alınacak. Ayrıca daha sonra internet sitesinde yayınlanarak kamuoyunun görüş ve düşüncelerine başvurulacak. AKP’nin planına göre, ekim ayından itibaren Meclis’te ele alınacak olan Anayasa değişikliği için 2008’in Şubat-Mayıs aylarında referanduma gidilecek.

Bu taslak önümüze konduğunda, geçmişte yapılan bu tartışmalar çok daha fazla yol gösterici olacaktır. Türkiye ilk kez bir anayasa yapmıyor. Ama uzun zamandır ilk kez “siviller” bir anayasa yapacak. Ve bu seferde siviller, sadece “lider vekillerinden” oluşmasın. Halk her aşamasında anayasasını tartışsın, oluştursun. Bu sadece Meclis’e bırakabileceğimiz, “vekillerimize” devredeceğimiz bir konu değildir.

22 Temmuz seçimleri gibi bu tartışmalar, tüm ayrıntılarıyla, hatta anayasayı oluşturan temel haklar ve ödevler başta olmak üzere tüm bölümlerini kapsayacak bir biçimde dizayn edilebilir.

Geçmişte başta TÜSİAD, sendikalar, üniversiteler olmak üzere birçok kurum, topluluk Anayasa taslakları hazırladı, bunlar da bulunup tartışmanın zenginleşmesi, farklı bakış açılarının oluşması için internet ortamına taşınabilir. Ayrıca bu konudaki haberler özel olarak derlenebilir.

Bu satırların yazarı, “temsil” konusunda ciddi sorunlar taşıyan, lider vekilleri ile dolu bir Meclis’in “sivil bir anayasa” da yapamayacağına inanmaktadır.

Bu inancımı değiştiren bir değişiklik de henüz ufukta görünmemektedir.

Ancak, bir toplum tüm yaşamını, haklarını, hukukunu, ödev ve sorumluluklarını nasıl yönetileceğini belirleyen temel bir belge yeniden yazılırken suskun kalmamalıdır. Bu suskunkunluğun boyutları ilerde yaşayacağız demokrasi dışı olayların derinliğini de belirleyecektir.

1982 Anayasası yapılarken, önüne konanı onaylamak/onaylamamak seçeneği dışında davranamayan bir toplum olmaktan bu sefer çıkmalı, yeni sivil anayasamızı sadece tasdik etmemeli, “yapmalıyız.” Toplumun tüm kesimleri, hep birlikte…

Anayasa, ancak böyle "sivil" olur.

Türkiye’de önümüzdeki aylarda tartışacağımız bundan daha önemli, daha hayati bir konu yoktur.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails