11 Haziran, 2014

Kılıçdaroğlu: "Lider sultasıyla demokrasi olmaz."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu uzun zamandır vurgu yaptığı "iki dudak demokrasisi"ni yeniden çok açık bir biçimde dile getirdi. Dün TBMM'de yaptığı grup konuşmasında "Lider sultasının kaldırılması lazım." dedi, gerekçelerini de tek tek açıkladı.
"Siyasi Partiler Yasasında çok sayıda değişiklik yapılması lazım. Lider sultasının kaldırılması lazım. Eğer lider sultası varsa demokrasi olmaz ki. (Alkışlar) Vatandaşın önüne listeyi koyuyoruz, diyoruz ki “Bunlara oy ver, bunlar milletvekili seçilecek.” Vatandaş oy vermezse bir de ceza yazıyoruz niye oy vermedin diye. Sonra, millet sanıyor ki kendi milletvekilini kendisi seçmiş, tam bir aldatmaca.
Lider sultasının olduğu bir yerde sağlıklı bir demokrasi olmaz, Yasama Organı sağlıklı çalışmaz, yasama organında görev yapan milletvekili liderin iki dudağına bakar çünkü o, bir daha acaba listelerde yer alacak mıyım, almayacak mıyım kaygısı taşır. Demokrasi orada topallar. Savunuyor muyuz kaldırın diye? Evet, savunuyoruz. Peki, illa kalsın diyen kim? Sivil darbeci."
Bugün gazetelerimize , medyamıza göz attım. Tek bir gazetede bu söyledikleriyle ilgili tek bir söz yok.
Düşünebiliyor musunuz, ülkenin ana muhalefet partisi lideri ülkede neden bir "demokrasi" olmadığını, olamayacağını, kendisinin de parçası olduğu bu "demokrasi" oyununun kurallarını nasıl ihlal ettiklerini "itiraf" ediyor. Kimsede tık yok. Bu artık herkesin bildiği, çözülmemesine rağmen hala Türkiye'de bir demokrasi tartışması, talebi yapılabilirmiş gibi görmezden gelinebilen büyük bir gerçeğe dönüştü.

Kılıçdaroğlu siyasi partiler yasasının mutlaka değişmesi gerektiğini belirtti ve değişmemesi ile ilgili Başbakan'ı suçladı, "sivil darbeci" diyerek...

Uzun zamandır biliyoruz ki bu ülkeye demokrasinin gelmesinin önündeki en büyük engel, Türkiye'de milli iradeyi zayıflatan ve hatta etkisizleştiren 'iki dudak demokrasisi'dir. Bu gerçeği yılmadan, sürekli dillendirmek medyanın tüm ilgisizliği, aldırmazlığı ve kayıtsızlığına rağmen büyük bir görev, ancak daha büyük bir görev ve sorumluluk ise bunun için adım atmak, kamuoyunun önüne somut öneriler koymak, TBMM'de sonuna kadar bu değişikliklerin gerçekleşmesi için direnmek...

Türkiye'yi her türlü melanet ve demokrasisizlikten kurtarmanın ilk ve en önemli adımı bu.
Yoksa "sivil darbeci" suçlaması sadece bir retoriğe dönüşüyor.



Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails