05 Mayıs, 2010

Gizli oy milletvekilleri


Oylama “ne güzel” gidiyordu. Anayasa değişiklikleri, tek tek AK Parti milletvekillerinin oylarıyla kabul ediliyor, bazen BDP milletvekilleri, bazen bağımsızlar da “evet” oyu vererek destekliyordu Anayasa paketindeki maddeleri…

Ta ki “Ergenekon terör örgütü” AK Parti içindeki milletvekillerini “uyandırana” kadar! Evet oyları 327’ye düşünce ve böylece parti kapatmalarıyla ilgili madde de paketten düşünce, diğer “uykudakiler” birden uyandı, kendini Ergenekon’un ellerine terk etmiş milletvekillerini teşhis yarışına girdi.

Ve bu yeni “uyanıklar” için, o dakikaya kadar “milli irade” olan, o dakikadan sonra düştü, “Ergenekon’un iradesine” dönüştü.

Gelin görün ki Ergenekon'un uyandırdığı bu milletvekilleri, ertesi gün Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren maddeyle ilgili yeniden "Evet" verip tekrar uykuya yattılar! Bir daha uyanırlar mı bilemiyoruz...

Bu komplocu analizlerle her şeyi açıkladıklarını zannedenlerin farkedemedikleri şu: Bu milletvekilleri daha önceki gizli oylamalarda da ortaya çıkan, sadece gizli oylamalarda kendini ifade şansı bulan “gizli oy milletvekilleri” idi.

Kimdir “gizli oy milletvekilleri”?

“İki dudak demokrasisi” olan Türkiye’de, gerçek iradelerini sadece “gizli oylamalarda” gösterebilen, yürütmenin emir ve komutasına girmiş “yasayamama” organı Meclis’in çaresiz milletvekilleridir.

Ama “kendilerini millete seçtiren” genel başkanlarının emir ve komutasında hareket etmekten başka bir şeyi akıllarının ucundan bile geçirmeyenlerin, böyle bir sonuçta ilk aklına gelen, “fire listesi/ihbar tutanağı” hazırlamak…

E tabi bir de sadece kendine “demokrat”, sadece kendi istekleri/savundukları yönünde oy kullandıkları zaman milletvekillerinin “milli irade”yi temsil ettiğini zanneden, “aydın/gazeteci/yazar” zevat var.

Onlar şimdi, Meclis’te “Ergenekoncu” avına çıktılar. Ve belki de Türkiye’nin derinlerine işlemiş birçok konuda “aydınlanmasına” vesile olabilecek bir yargılama sürecini bulandırmaktan, sulandırmaktan başka bir işlev yerine getirmiyorlar.

Peki , Ergenekoncu milletvekili listesinde yer aldığı ileri sürülen bir milletvekili bu listeyi hazırlayan milletvekiline nasıl itiraz etti: “Başbakan yalakalığı yapıyorsa hesabını verecek, Başbakan uçurumdan atlarsa, bize yakışan onunla atlamaktır. Ben ful destek verdim.”

Bu oksimoron savunmayı okuyunca “acaba hepimize yakışan hep birlikte uçurumdan aşağıya atlamak mı” diye içinizden geçirdiniz mi?

Aklıma bir de şu soru geliyor:

Türkiye’de “milli irade” arayanların, gerçek demokratik bir Anayasa isteyenlerin Meclis’i sadakat ve itaatten müteşekkil bir yapı olmaktan çıkarıp, kendi iradesiyle “cesaretle” hareket edebilen yurttaşlar Meclisine dönüştürecek ne yapabiliriz, diye düşünmeleri için bu “olay” bir vesile olabilir mi?

“Hayır!”

Neden, hayır? Çünkü eninde sonunda aynı noktaya geliyoruz: Türkiye bir iki dudak demokrasisi. Askeri, sivil vesayetin hiçbir biçimde ortadan kaldırılamadığı, bırakın kaldırılmasını, askeri/bürokratik vesayetin yerine “sivil vesayeti” ikame etmenin “demokratlık” sanıldığı bir ülke…

Ve işte bu nedenle “milli irade” zannettiğimiz şey, “gizli oy milletvekilleri” ile bir kez daha teşhir edilince, ardında aramamız gereken Ergenekon’dan önce, milletvekillerinin iradelerine aday oldukları ilk gün konan ipotek!

İpotek, sadece “gizli oylamalarda” çözülüyor gibi oluyorsa, kimi partiler milletvekillerini Meclis’e sokmayarak Anayasa değişikliği için “olumlu” oy kullanmalarını engelleyebileceğini hesaplıyorsa, artık biraz düşünün, “millet egemenliği”, “demokrasi” bunun neresinde?

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails