11 Nisan, 2011

"İki dudak demokrasisi" yazıları yazma mevsimi

Evet, 12 haziran seçimlerinin milletvekili adaylarının genel başkanlar/liderler ve ekipleri tarafından belirlendiği saatlerde basınımız "iki dudak demokrasisi"ne yeniden "geçici" büyük ilgisini göstermeye başladı. 4 yıl unutacağı bir sorunu hızla, "esprili" bir dille tüketiyor.

"Milli irade", diye diye "milletin iradesi" tüm siyasi parti genel merkezlerinde topluca katledilirken, herkes kimin aday olarak "atandığının" peşinde...

İki dudak demokrasisi arşivinde yakında bunları da bulacaksınız, bu bir ön duyuru olsun. Bir de tarihe lider oligarşisi konusunda bir not daha düşelim!

05 Nisan, 2011

Ön seçimin "öcü" olmadığı anlaşılıyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin sembolik bir biçimde 29 ilde ön seçim (bütün üyeler oy kullanıyor) ve aday yoklaması (delegeler oy kullanıyor) biçiminde gerçekleştirdiği milletvekili adaylarını saptama yöntemi ile ilgili bir açıklama yaptı: "önemli bir başarıya imza attık, ortaya çıkan sonuç şu Türkiye değişim istiyor"


Evet, Türkiye değişim istiyor. 29 ilin dışındakilerde de eğer ön seçim yapsaydınız, Türkiye'nin ne kadar değişim istediğini daha çok görecektiniz, demek geliyor içimden Kemal Kılıçdaroğlu'na. Fakat bu bile uzun yıllardan sonra çok büyük bir başarı: Artık parlamentoda halkın aday gösterdiği ve seçtiği milletvekilleri olacak. Ve bu milletvekilleri umarım Türkiye'de gerçek demokrasinin önünü açacak, lider oligarşisinden bağımsız davranma iradesinin örneği, siyasi partiler yayası ve seçim yasasındaki değişiklerin dinamosu olacaklar. Kılıçdaroğlu büyük bir yol açtı, ancak başta AK Parti olmak üzere başka hiçbir parti buna "cesaret" edemedi, edemiyor. Temayül yoklaması, mülakat ile aday "elemesi" yapıyorlar. Kamuoyu araştırmasıyla ya da  bilgisayar üzerinden "görüş" alarak kendi partilisinin iradesinin üstüne ipotek koymayı sürdürüyorlar.


Kılıçdaroğlu'nun Anadolu Ajansı'ndan ön seçim ile ilgili sözleri: "“29 ilde bütün üyelerin katılımıyla ön seçim yaptık. Demokrasiyi, biz bu ülkeye getireceğiz, kararlıyız, parti içi demokrasiyi de getireceğiz onda da kararlıyız. Siyasi partiler yasasını değiştireceğiz. İlk 4 ay içinde Siyasi Ahlak Yasası’nı çıkaracağız. Artık bu ülkede demokrasi, özgürlük sorunu olmamalı. 29 ilde ön seçim yaparak, önemli bir başarıya imza attık, ortaya çıkan sonuçlar şu: Türkiye değişim istiyor. Bir ilimizde birinci ve ikinci sırada kadın milletvekili adayları çıktı ve ön seçimden bizim düşündüğümüzden daha fazla kadınlar çıktı, son derece mutluyuz.”


Bütün CHP milletvekilleri dökülürken (neden acaba?) ön seçimden galip çıkan tek milletvekilinin CHP Sivas Milletvekili Malik Ecder Özdemir de Seçim Yasası’nın değiştirilerek, bütün partilere önseçimin mecbur hale getirilmesini istedi:  “Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nda yaptığım çalışmalar ve seçmenle diyaloğu kesmemem partililer tarafından takdir edildi. Seçmen takip ediyor; aktif mi, değil mi diye. İlin sorunlarını parlamentoya taşıyıp taşımadığına bakıyor. Demek ki, Sivaslı vatandaşların sesini Meclis’te duyurabilmişim, partili partisiz tercümanları olabilmişim.Bütün illerde önseçim olmalı. Bütün partiler yapmalı. Vatandaş kimlerin milletvekili olacağı konusunda doğrudan tercih kullanmalı” 


04 Nisan, 2011

İki dudak demokrasisi arşivine katkı - 4 -

Akif Beki'nin Radikal Gazetesi'nde 2 Nisan tarihinde yayımlanan köşe yazısı, Türkiye'de milletvekili adayı olanların özellikle "iktidar partisi"ndeki "seçim" aşamalarını içerden açık bir dille, gerçekten bir ibret vesikası olacak nitelikte aktarıyor. (İbret vesikası terimini bu aralar çok kullandığımın farkındayım, ama başka bir söz, deyim bulamıyorum.) Hele son cümleleri, birilerinin bizimle de, kendisiyle de nasıl dalga geçtiğini açıkça gösteriyor: "Demokrasilerde sandıkla gelen, sandıkla gidiyor nitekim." Beki, özellikle "parti-içi demokrasimizi" bu kadar deşifre ederken, hala sandık sözünü nasıl edebiliyor? Neredeyse herkes, her milletvekili (aday) adayı, lider ve ekibiyle gelip, lider ve ekibiyle giderken...


Buyrun her satırını dikkatle okuyun:




Seçim havaları niye gelmedi?




AK Parti, aday değerlendirmelerini son aşamaya kadar getirdi. Finale kalan bin kişilik liste, pazartesi günü dosyalarıyla birlikte Başbakan Erdoğan’a sunulacak. Seçim sath-ı mailine girdik güya, önümüz kampanya baharı. Siyaset kulisleri sıcak, ateş bacayı çoktan sardı aday adaylarında. Ama gündem durulmuyor bir türlü, sıra gelmiyor onların heyecanına ortak olmaya.
Medyayı ilk kez bu kadar mesafeli görüyorum. Gazeteler aday kulislerine ilgisiz, televizyon haberleri çekişmelere duyarsız. Siyasetin nabzını tutmuyor kimse, seçmenin ateşini ölçmüyor hiçbiri. Hararetli tartışmalar yaşanmıyor ekranlarda. Partiler kendi halinde liste yapmakla meşgul, medya oralı değil.
HSYK’nın sürprizlerle dolu kararnamesinden midir, savcı tayin terfilerinden mi; Ergenekon operasyonlarından mıdır; Libya’daki savaştan, Suriye’deki iç karışıklıktan mı? Yahut muhtemeldir ki galibi baştan belli bir yarış olmasından... Havasına giremiyoruz sürecin.
Neler oluyor parti genel merkezlerinde; kim gidiyor, kim kalıyor listelerde; ağır toplar, vitrinlik yeni isimler var mı; aday tercihlerine hangi ön mülahazalar etki ediyor? Doyurucu bir kulis haberi, adamakıllı bir değerlendirme yazısı okuyamadık hâlâ.
Aday adaylarının karnesini kilit altında tutuyor AK Parti. MHP ile CHP daha geriden geliyor. Benden bir ısındırma yazısı olsun, bakalım son havadis nedir?
Eleyenler ve elenenler
AK Parti kulislerine meraklı bir bekleyiş hâkim. Heyecan had safhada. Aday adayları ilk sınavlarını verdi, ama sonuçlar sır gibi saklanıyor.
Nihai listelerin Yüksek Seçim Kurulu’na teslim edileceği 11 Nisan akşamı saat 5’e kadar da adaylığa hak kazananlar açıklanmayacak. Akıbetinin ne olacağını henüz bilmiyor kimse. Sayıları 5 bin 500’ü bulan aday namzetlerinin uykusunu kaçıran da bu belirsizlik zaten.
Birinci kademe komisyonlarında ön eleme çarşamba günü tamamlandı. Eleğin üstünde kalan aday adayları şimdi ikinci bir süzgeçten geçiriliyor. Yarı final listesini çalışan üst komisyonlar için pazartesi son gün. Bu turu da aşan isimler, Başbakan Erdoğan başkanlığındaki nihai komisyona havale edilecek.
CHP ile MHP’de de ön eleme süreci devam ediyor. Adaylık müracaatı kabul edilenler, merkez yoklaması, bazı illerde ön seçim ve kısmi teşkilat yoklaması gibi karmaşık yöntemlere tabi tutuluyor.
AK Parti’de adaylık başvuruları 14 Mart’ta sona ermişti. Temayül yoklamalarından sonra, her birine bir genel başkan yardımcısının nezaret ettiği 12 alt komisyon, yüz yüze mülakatlara aldı adayları. Her komisyonda 3’er MKYK üyesi çalıştı.
Mesela 860 kişiyi bulan İstanbul listesi 130’lara düşürüldü. Ankara, 400 civarından 80’e kadar indirildi. Toplamda 5 bin 500 aday adayından yalnızca 1200’e yakını bir üst komisyona kalmayı başardı.
AK Parti’de yarı final
Yarı final aşaması perşembeden itibaren başladı. Bu kez her birine 2 genel başkan yardımcısının baktığı 6 komisyon yetkili. Onlar da yarı finalistleri yarı yarıya eledikten sonra, kalan 600 kişilik finalistler listesini en üst komisyona sevk edecek.
Nihai komisyona, bizzat Başbakan Erdoğan başkanlık ediyor. 6’sı sabit, 2’si değişken toplam 8 üye yer alıyor bu komisyonda. Bir alt komisyon aşamasından geçen 600 isme, mevcut 330 milletvekilinin de ilavesiyle, takriben 1000 kişi arasından son seçmeler burada yapılacak. Ve son gün geldiğinde, 550 kişinin adı formlara yazılarak sarı zarfa konup mühürlenecek.
Zarfın YSK’ya verildiği an, heyecanın tavan yapacağı andır. Herkes listelerde adını arayacak. Kimi yerini, kimi sırasını beğenmeyecek belki, ama 550 kişinin yüzü gülecek sonunda. 5 bin kişilik bakiye ise gergin haftaların ardından buruk ve derin bir iç çekerek rahatlamaya kavuşacak.
Ok yaydan çıktı; ne bu seferlik kaybedenler üzülsün ne de şımarsın geçici zafer kazananlar. Demokrasilerde sandıkla gelen, sandıkla gidiyor nitekim.
Radikal Gazetesi/02.04.2011

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails