27 Mayıs, 2009

Şener'in Türkiye Partisi

Yeni kurulan Türkiye Partisi kurucusu Abdüllatif Şener’i televizyonda izlerken, Çiğdem Toker’in hakkında yazdığı kitabın adı aklımda dönüyordu: “Abdüllatif Şener: Adım da Benimle Beraber Büyüdü”. Acaba yeni kurduğu partisini de kendisiyle beraber büyütmeyi başarabilecek mi Şener?

Kısa da olsa aktarılan konuşmasını, farklı kanallarda verilen salon görüntülerini, partinin acemi bir grafikerin elinden çıkmış görünen logosunu, ( ki gerçekten benzerliği iddia edilen logoya çok benziyor) beden dilini, kurucular listesini, neden 25 Mayıs’ı kuruluş tarihi olarak seçtiklerini izledik, dinledik.

Bunlara ilişkin şimdiden çok yazıldı, çizildi. Ve daha da yazılacak, kurucuların nitelikleri, hangi partilerde geçmişte siyaset yaptıkları, partideki genç, kadın ağırlığı, programının içeriği, vaatleri, adı Türkiye olan bir partinin logosunun neden kırmızı beyaz değil de mavi olduğu, vd….

Ben biraz daha farklı bir boyutu gündeme getirmek istedim:



Şener’in etkili bir konuşma yaptığını ve konuşmayla uyumlu bir beden dili yansıttığını söylemek çok güç. Kürsü performansı için izleyebildiğim kadar şunlar söylenebilir: Ara sıra söylediklerini vurgulamak için elini bir yumruk yapması, vurgulayacağı sözlere sıra geldiği zaman sesini yükseltme girişimleri, konuşmayı kağıttan okuma çabası arasında kaybolan coşku ve yüz ifadesindeki kararlılıkla karışık gerilim, belki daha birçok şey söylemek mümkün…

Ama bütün bunların ötesinde, kuruluş çalışmaları uzun zamandır sürdürülen bir partinin, internet çağında olduğumuzu unutmuş olması akıl alır gibi değil.

Kuruluşunun açıklandığı tarihte, hiçbir televizyon bunu canlı olarak yayınlamazken (tümünü) internetten herkesin ulaşabileceği/izleyebileceği bir platform olarak yararlanılmamasını anlamak mümkün değil. Temel mesajlarını, partiye katılım çağrısını, kampanya malzemelerini her şeyi evet her şeyi, aynı gün binlerce yurttaşla buluşturabilirdi. Konuşmasında bile bu çağrıyı, duyuruyu yapabilirdi.

Hatta "yeni oluşum hareketi" olarak parti kuruluş çalışmalarını yansıttığı sitede bile partinin kuruluş tarihi açıklaması dışında hiçbir bilgiye yer verilmedi: www.yeniolusumhareketi.com Hareketin bloğunda da aynı sessizlik vardı: http://yeniolusum.wordpress.com/

Bu durumda partinin hala program, tüzük, kurucular ve hedeflerini yansıtan bir internet sitesi bile olmamasına da şaşırmamak gerekiyor. Türkiye’de internet kullanıcısı profili ve sayısı son açıklanan araştırmalarda da görüldüğü gibi, Türkiye Partisi de dahil, tüm partilerin siyasal iletişim faaliyetlerinde görmezden gelemeyecekleri kadar önemli bir niteliğe sahip. Son araştırmalar, Türkiye’de 15 yaş üstünde 17 milyon kişiyi aşan, internet kullanıcı olduğunu gösteriyor.

Bir diğer konu da “iki dudak demokrasisi” olan Türkiye’de “Şener’in Partisi”nin bu kimliğin ne kadar dışına çıkabileceği. Belki bunun için biraz erken, parti-içi demokrasinin yeni partide nasıl işlediğini henüz görme şansımız olmadı. Ancak daha şimdiden “Şener’in Partisi” olarak anılan bir partinin, lider oligarşisini içselleştirmiş bir siyasal kültür içinde kendine farklı bir yol çizmekte çok zorlanacağını öngörmek de yanlış olmayacaktır. Karizmatik bir lider havası olmasa da “Şener”, gerçek bir “lider” olmanın sınavlarından birini de burada verecektir.

Siyasal yelpazenin merkezinde olma iddiasında olan Türkiye Partisi, merkezde olma kaygısı içinde eğer doğru bir yön/doğrultu seçerse, her an çözülebilecek ittifaklar değil, herkes için beklenen “demokratik” bir buluşma noktasına dönüşebilir.

Sonuç olarak, Şener’in Türkiye Partisi kamuoyu önünde yerini, siyasal iletişim perspektifinden bakıldığı zaman çok başarılı bir biçimde alamadı. Ama bir partinin geleceğini sadece bunlar değil, kendisinden bağımsız “konjonktürel” dalgalanmalar (zamanlama), lider ve kadrosunun ülke için “farklı” ne ürettiği ve bunu ne kadar başarıyla aktarabildiği belirliyor. Ya da toplumda bunların ne kadar karşılığı olduğu, ne kadar doğru algılanabildiği…

Eski bir bakan, önemli bir partili olmasına rağmen Abdüllatif Şener’in AKP içindeyken bile farklı toplum kesimleri tarafından “olumlu” algılanan imajı, bakalım Türkiye Partisi’ne ne kadar yansıyacak, adı gibi partisini de büyütebilecek mi? Parti kurulmasına rağmen, bu hala ciddi bir soru işareti.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails